İnançlar sadece bir varsayımdır...

İnanç, insan zihninin derinlerinde kök salan, hem bireyin içsel dünyasını hem de dış dünyayla olan etkileşimini şekillendiren bir güçtür. Psikolojik açıdan ele alındığında, inanç, kişinin benliğine dair algılarından, yaşamına yüklediği anlamlara ve geleceğe dair beklentilerine kadar geniş bir yelpazede etkisini gösterir.

İnanç, bireyin zihinsel yapısında bir köprü işlevi görür; bu köprü, düşünce ile duygu arasında bir bağlantı kurar ve kişinin gerçekliği yorumlamasında kritik bir rol oynar. İnanç, bazen bilinçli, bazen bilinçdışı olarak şekillenir, ancak her durumda bireyin davranışlarını, kararlarını ve yaşam yolunu belirleyen güçlü bir rehberdir.

İnancın psikolojik temelleri, çocuklukta atılır ve zamanla sosyal, kültürel, ve kişisel deneyimlerle beslenir. Bu inançlar, bireyin kendine olan güvenini artırabilir ya da tam tersine, onu sınırlayabilir. Özellikle derinlemesine işlenmemiş negatif inançlar, bireyin yaşamında bir tür "psikolojik gölge" yaratır, onu sürekli takip eder ve özgürlüğünü kısıtlar.

İnançlar, psikoterapide dönüştürülmesi gereken içsel yapılar olarak ele alınır. Birey, inançlarının farkına vardığında ve bu inançları sorguladığında, zihinsel ve duygusal anlamda daha esnek, daha özgür bir yapıya kavuşabilir. Bu dönüşüm, bireyin kendi potansiyelini keşfetmesine, kendini daha derinlemesine anlamasına ve yaşamında daha tatmin edici bir yol bulmasına yardımcı olur.

İnançlar, bazı durumlarda kişiye fayda sağlarken, bazen de hayat kalitesini önemli ölçüde düşürürler ve işlevini yitirmiş çekirdek inanç statüsünde değerlendirilirler. Mesela, "İnanç" dediğimiz kavramı sadece dinsel bir inanış şekli olarak değerlendirmek, işlevi olmayan bir inançtır. Oysa inançlar, insanın hayatını en güzel şekilde yaşaması ve bu konuda gereken çabayı gösterebilmesinin ittirici gücüdür. İşlevsiz inançlar psikolojik, nörolojik ve bioenerjetik olarak fark edilebilen, değişip dönüşebilen yapılardır. Bilinçaltındaki işlevsiz inançların fark edilerek sağaltılması, kişinin hem ruhsal hem de fiziksel olarak hayat kalitesinde önemli artış sağlar.

İnanç, insanın psikolojik yapısında hem bir yapı taşı hem de bir yol gösterici olarak işlev görür. Bilinçli bir inanç sistemi geliştirmek, kişinin kendi içsel dünyasında daha anlamlı bir yer edinmesine, dış dünyayla daha uyumlu bir ilişki kurmasına olanak tanır.

Sonuç olarak, inançlar sadece bir varsayımdır. İnancınız doğruymuş gibi hareket eder ve sonuçlarından mutlu olursunuz ve sonra da onlar doğruymuş gibi davranmaya devam edersiniz. İnançlarınızın neticesi güzel sonuçlar getirmiyorsa onları değiştirebilirsiniz. İnançların değişebilir olma ihtimali insanın kendi içinde yaşadığı şahane bir meydan okumadır, neye inandığınız hakkında tercih hakkınız daima vardır ve bu sadece biricikliğinizle ilgilidir. İnsan anda inandığıdır!

~ Hande Dengim B.

Sayfa Yorumları (0 )

Yorum Ekleyin